TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı

Son yıllarda yaşadığımız büyük orman yangınları sonrasında halkımızın yangın ile tahrip olmuş orman alanlarının tekrar orman haline getirilmesi konusunda göstermiş olduğu istek ve fedakârlık takdire şayandır. Bu yoğun ilgi hem görsel ve yazılı medyada hem de sosyal medyada açıkça görülmektedir. Ancak birtakım paylaşımlarda bilimden uzak açıklamalar yer almaktadır, bu da ülkesi ve toprağı için harekete geçmek isteyen vatandaşlarımızda kafa karışıklığı yaratmaktadır. Yanan orman alanlarında yapılması gereken çalışmaları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz;

Orman Yangınlarından Sonra İlk Yapılması Gerekenler

İlk iş mevcut tahribatı ve yapılması gerekenleri belirlemek üzere etüt ve planlama çalışmalarının yapılmasıdır. Bu çalışma ile hasar oluşan ormanların tipi, büyüklüğü, arazi koşulları, toprak özellikleri ve gelişim aşamaları belirlenir. Böylece yeniden orman kurma çalışmalarının hangi şekilde yapılacağı planlanır ve öncelikli çalışma yapılacak alanlar ortaya çıkarılır.

Yanan orman alanları Kızılçam ormanı ise ya doğal olarak gençleştirilir ya da ağaçlandırma çalışmaları ile yeniden orman kurulur. Ancak Bolu Göynük’te olduğu gibi yanan alan bir Karaçam ormanı ise tekrar orman haline gelebilmesi için mutlaka ağaçlandırılması gerekir.

Doğal Gençleştirme Çalışmaları

Yaşlı Kızılçam ormanlarının ve toprakta yeterli tohum stokunun olduğu yerlerde doğal gençleştirme çalışmaları yapılır. Öncelikle yangından zarar gören ağaçlar kesilerek sahadan uzaklaştırılırken ince dalları arazi üzerine serilir. Bu işlemlerin en geç sonraki yılın Şubat ayı sonuna kadar tamamlanması gerekir. Yangın sırasında açılan kozalaklardan dökülen ya da toprak içinde canlı kalan diğer tohumlar da fidanların oluşmasını sağlar. Eğer yeterli sayıda çimlenme olursa gelişen fidanlarla saha kendiliğinden gençleşir. Sahalardaki fidan sayıları ve arazi üzerinde yoğunlukları takip edilir. Yeterli sayıda fidan elde edilirse gençlik bakımları yapılarak sahanın zamanla orman haline gelmesi sağlanır. Ancak fidan sayısı yeterli olmazsa ağaçlandırma çalışmaları yapılması gerekir.

Yanan alan yaşlı bir orman ve yangın sahası çok büyük ise yeterli işgücü bulunamadığında yanmış ağaçların kesilmesi, sahanın boşaltılması ve dal serme işlemi zamanında yapılamayabilmektedir. Sahada tohumlar çimlense bile fidecikler kesim yapılırken zarar görür ve sahada yeterli yoğunlukta fidan elde edilemez. Bu nedenle zamanında kesilemeyen yaşlı ormanlar yangını takip eden yıl ağaçlandırılma programlarına alınır. Öte yandan eğer yanan alan genç bir orman ise ağaçlar üzerinde yeterli miktar kozalak olmadığından çimlenen tohum da olmayacağı için bu alanlarda orman kurmanın yegâne yolu ağaçlandırma yapmaktır.

Ağaçlandırma Çalışmaları

Ağaçlandırma çalışmalarının başlayacağı alanlarda yapılacak ilk iş yine yanan ağaçların kesilerek alandan çıkarılmasıdır. Ancak doğal gençleştirme yapılan alanların aksine alanın öncelikli ve acil olarak boşaltılması ya da hemen ağaçlandırılması zorunluluğu yoktur. Eğer ağaçlandırma için fidanlıkta doğal genetik yapıyı bozmayacak yerel ormanlardan elde edilmiş tohum kaynaklarından üretilmiş fidan varsa ve arazi hazırlıkları dikimin yapılacağı kışa kadar tamamlanabilirse yangını takip eden kış aylarında dikim yapılabilir. Yangın küçük alanlarda olduğunda bu şartlar genelde karşılanabilmektedir. Ancak büyük yangınlarda öncelik doğal gençleştirme çalışması yapılacak alanlara verildiğinden genelde ağaçlandırma çalışmaları bir sonraki yılda gerçekleştirilecek şekilde planlanır. Böylelikle gerekli fidan üretilebilmektedir. Üretilen fidanlarla da en erken bir sonraki yılın kışında dikim gerçekleştirilebilir.

Makilik Alanlar

Yangına maruz kalan makilik alanlarda durum farklıdır. Bu alanlarda bitkilerin gövdeleri yanarken kökler hala canlılıklarını korumaktadır ve yangın sonrası kökler yeni sürgünler vererek eski haline gelebilmektedirler. Bu nedenle bu alanlarda canlandırma kesimleri denilen, sadece yanan kısımların kesildiği bir kesim yapılır. Ancak arazi koşulları çok engebeli ve çalışmak çok güç ise olduğu gibi bırakılabilir. Bu şekilde makilik alanlar daha uzun bir zamanda eski haline kavuşur. Akdeniz ekosisteminin tipik bir vejetasyon tipi olan doğal makilik alanların ağaçlandırılması doğru değildir.

Ağaçlandırmanın ve Kızılçam Türünün Önemi

Unutulmamalıdır ki ülkemizdeki orman yangınlarının en büyük sebebi doğal nedenler değil, insan kaynaklı sebeplerdir. Dolayısıyla binlerce yıldır Akdeniz Bölgesi’nin sıcak ve kurak iklimine, yangınlara karşı adapte olmuş, bölge dağlarını yeşil örtü ile kaplayan, oksijen üreten, karbon depolayan, iklimi ve su rejimini düzenleyen, toprağı koruyan, binlerce canlının yaşamasını sağlayan Kızılçam ağacını büyük orman yangınlarının oluşma sebebi olarak göstermenin ve onların yerlerine incir, zeytin gibi türlerin dikilmesini istemenin bilimsel hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Kızılçam ekosisteminin oluşmuş olduğu bölgelere Kızılçam dışında hangi tür dikilirse dikilsin, yapılan iş tam anlamıyla tahribattır. Bir ekosistemin ana üretici türünün sistemden yok edilmesi, ekosistemin çökmesi ve biyolojik çeşitliliğin yok olması demektir. Bu nedenle yanan Kızılçam ormanlarının yeniden Kızılçam ormanları haline getirilmesi kritik derecede önemlidir.

Özetle; “Yanan orman alanlarında ağaçlandırma yapılmamalıdır.” söylemi her zaman geçerliliği olan ve doğru bir söylem değildir. Çünkü yukarıda anlattığımız doğal gençleştirme çalışmalarının başarılı olamayacağı alanlar, zamanla orman haline gelir diye beklenilmemesi gereken alanlardır. İnsan faaliyetleri sebebiyle yanarak tahrip olan bu alanları kendi haline bırakmak, tahribata seyirci kalmak demektir. Bu sahalarda ağaçlandırma çalışması yapılmazsa toprak akar, saha yabanlaşır, sahanın tekrar orman haline gelmesi ve ekolojik işlevlerin yerine gelmesi yüzlerce hatta binlerce yıl alabilir.

Anayasal Zorunluluk

Bu sahalarda ağaçlandırma yapılması ekolojik olduğu kadar anayasal da bir zorunluluktur. Anayasamızın 169. Maddesi’nde yer alan “Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz” hükmü gereği yanan orman alanlarında yeni ormanlar kurulması zorunludur. Yine aynı maddede yer alan “Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir” ve 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 6. Maddesi’nde yer alan “Devlet ormanlarına ve Devlet ormanı sayılan yerlere ait her çeşit işler Orman Genel Müdürlüğünce yapılır ve yaptırılır.” hükmü gereği %99,9’u devlet ormanı olan ülkemizde yanan tüm orman alanlarında yapılacak çalışmalar Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılır.

Özetle tüm vatandaşların yanan orman alanlarının tekrar orman haline getirilmesi için katkıda bulunmak istediklerinde izlemeleri gereken yol fidan bağışında bulunmaktır. Orman Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan hatıra ormanı tamimi ile yanan orman alanlarına vatandaşlarımızın fidan bağışı yapabilmelerine olanak sağlanmıştır. Biz de TEMA Vakfı olarak bu tamim doğrultusunda ve kamuoyu talebiyle fidan bağışları alıyor ve Vakfımıza yapılan her bir fidan bağışının toprakla buluşmasını sağlayacak şekilde yakından takibini gerçekleştiriyoruz.

Ülkemizde Yaşanan Orman Yangınları Sonrasında Yaptığımız Ağaçlandırma Çalışmaları Takip Videoları

,,,