Ülkemizde madencilik ve enerji konusunda yatırımlar hız kazanmış, planlamaların interdisipliner bir yaklaşımla ele alınmaması nedeni ile çeşitli sorunlar ortaya çıkmıştır.
Enerji odağında enerji verimliliği/tasarrufunun önceliklendirilmemesi, doğaya uyumlu enerji üretim teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımı konusunda teşviklerin yetersiz olması, ÇED süreçlerinin bilimsel ve etik standartlara, üstün kamu yararına dayandırılarak yürütülmemesi ve tüketim odaklı alışkanlıklar, başta orman ve tarım alanları olmak üzere doğanın bütününde onarılması güç hasarlara neden olmaktadır.
2012 yılının ‘kömür yılı’ ilan edilmesiyle birlikte, madencilik ve termik santral çalışmaları hız kazanmış, söz konusu faaliyetlerin oluşturduğu ekoloji ve halk sağlığı problemleri nedeniyle de kömür yakıtlı termik santralller, madencililik ve enerji politikaları başlığı içerisinde zaruri ve öncelikli bir çalışma alanı haline gelmiştir. Söz konusu süreç, 2021 yılında Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylaması, 2053 Net Sıfır Taahhüdünün verilmesiyle başka bir yöne evrilmeye başlamıştır. Bu bağlamda, TEMA Vakfı olarak başta tarım alanları ve su varlıklarımızı korumak amacıyla kömür madenciliği ve termik santrallere karşı faaliyetlerimizi sürdürmekte, politika önerileri geliştirmeye, çevre yatırımlarını tamamlamamış özelleştirilmiş termik santralleri izlemekteyiz. TEMA Vakfı kömürlü termik santraller ve kömür madenciliğine ilişkin yürüttüğü çalışmalar kapsamında komuretme.org web sitesini kurmuştur. Bu web sitesinde Türkiye'nin kömür karnesini tutmakla birlikte dünyadaki kömüre ilişkin haberlere de yer verilmektedir. Kömür madenciliği ve kömür odaklı enerji üretiminin çevresel etkileri, iklim değişikliği ile ilişkisi gibi konularda bilimsel raporların da yer aldığı web sitesinde kamuoyunu kömürün neden olduğu ekosistem sorunları ve halk sağlığı problemlerine karşı bilgilendirmek amaçlanmaktadır.
Vakıf ayrıca, Türkiye’nin pek çok yerinde toprağı, suyu, havayı tehdit eden termik santrallere karşı hukuki çalışmalar yürütmektedir. Doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar veren termik santraller yerine alternatif enerji kaynakları, enerji verimliliği ve tasarrufu gibi enerji ihtiyacını azaltacak çalışmalara ilişkin politika notları hazırlayarak Türkiye’nin termik santrallere mahkum olmadığını, farklı bir enerji ve kalkınma politikasının mümkün olduğunu bilimsel veriler ile ortaya koymaktadır.
Türkiye’deki madencilik uygulamalarında kümülatif etkinin ve fayda-maliyet dengesinin gözetilmemesi, özellikle metalik madencilik odağında doğaya ve sosyo-ekonomik yaşama kalıcı zararlar veren siyanürlü liçleme yönteminin tercih edilmesi en önemli sorunlar olarak öne çıkmaktadır.
TEMA Vakfı; su ve toprak varlıkları üzerindeki geri döndürülemez etkisi nedeniyle enerji ve maden projelerini yakından takip etmekte, ekosistem üzerinde olumsuz etkisi olacağını düşündüğü projelere karşı çalışmalarını bilimsel ve hukuksal olarak yürütmekte, gerektiğinde kampanyalar düzenleyip farkındalık yaratarak konuyu kamuoyunun gündemine getirmektedir.
Bu kapsamda TEMA Vakfı 2019 yazına damgasını vuran Kaz Dağları yöresinde yer alan Kirazlı Altın Madeni Projesi’ni yakından takip etmiştir. Projede ÇED süreçlerinde belirtilenin 4 katı üstünde ağaç kesimi yapıldığını tespit eden Vakıf, yatırımın durdurulması için hukuki süreç başlatmıştır. “Kirazlı Altın Madeni” Projesi’nin durdurulması için başlatılan imza kampanyası 651 bin’den fazla kişiye ulaşarak online imza platformu olan change.org’un 2019 yılında en fazla imza alan çevre kampanyası olmuştur. Doğayı geri dönülmez biçimde tahrip etmelerine rağmen mevzuata göre her yerde yapılmaları mümkün olan metalik madenciliği faaliyetlerine ilişkin Vakfın çalışmaları yoğun bir biçimde devam etmektedir. Bu kapsamda mevcut mevzuatın Türkiye’nin tüm doğal varlıklarını madenlere açık hale getirdiğini Kaz Dağları yöresi üzerinden gözler önüne sermek amacıyla Kaz Dağları Yöresinde Madencilik isimli rapor yayımlanmıştır. Bu tabloya neden olan mevzuata ilişkin çalışmalar ise devam etmektedir.