TEMA Vakfı İktisadi İşletmesi Peyzaj Bölümü olarak, nitelikli bir yaşam çevresi yaratmak için çalışıyoruz. Sanayileşme ve kentleşme sürecinde olan Dünya’mızda, Doğa ile insan arasında bütünlüğü sağlayarak, ekolojik dengeleri koruyacak, doğru, akılcı ve etkili çözümleri üreterek projelerimizi tasarlıyoruz. Organik gübre kullanımı ve daha az su kullanımı sağlayan bitki türlerinin dikimini yaygınlaştırarak, Eko Peyzaj uygulamalarını desteklemeyi ve yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz.
Toplu Konut Alanları, Siteler, Fabrikalar, Oteller, İş Merkezleri, Okullar, Parklar, Meydanlar, Yol Ağaçlandırmaları, Arkeolojik - Tarihsel Yerleşkeler, Turizm Bölgeleri, Koruma Alanları vb. tüm alanlarda çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Temizlik
İç mekândaki bitkilerin üzerinde biriken tozlar hem bitkinin görüntüsünü bozar hem de gözenekleri tıkayarak bitkinin solunumunu zorlaştırır. İri ve sert yapraklı bitkilerin yaprakları ılık su ile ıslatılmış sünger veya bezle ya da su püskürtülerek silinmelidir. Yapraklarda leke olmaması için yapraklara güneş altında su püskürtülmemeli, bu işlem gölgede yapılmalıdır. Eğer yaprak cilası kullanılacaksa cilanın önce çok iyi karışması sağlanmalı, spreylenirken de yapraklara dağıtılarak ve en az 35 - 40 cm mesafeden püskürtülmelidir.
Gübreleme
Gelişme döneminde bütün bitkilerin beslenmeye ihtiyaçları vardır. Şubat sonundan Eylül başına kadar olan dönemde gübreleme; her 15 günde bir, bitkinin dinlenmeye girdiği Eylül-Şubat sonu döneminde ise ya daha az yapılmalı ya da kesilmelidir. Kışın yapılan sürekli gübrelemede bitki, verilen besini kullanamayacağı için besin elementi fazlalığından ortaya çıkan problemler görülecek veya verilen azottan dolayı hücre çeperleri incelecek ve bitkiler hastalıklara açık hale gelecektir. Diğer önemli nokta ise, yeni dikilmiş veya hasta olan bitkilere kesinlikle gübreleme yapılmaması konusudur. Yapraklı bitkiler için azotlu gübreler uygun dozlarda ve zamanda verilmelidir. Besin elementlerinin bitkilere olan yararları: Azot: Yaprak miktarının artmasını, büyümesini ve parlak görünüm almasını sağlar. Fosfor: Çiçek, meyve, tohum ve köklerinin oluşumuna yardımcı olur. Potasyum: Bitkilerin hastalıklara karşı dayanıklılığını arttırır, meyve tutumunu ve olgunlaşmasını hızlandırır.
Sulama
Tüm süs bitkilerinin sulanması için genel bir sulama programı vermek güçtür. Bitkinin cinsi, boyu, tipi, ışık, sıcaklık, nem, toprak tipi gelişme sezonu ve diğer faktörler sulama zamanını etkiler. Bitkiler hiçbir zaman solacak kadar kuru bırakılmamalı, suda boğulacak kadar da çok sulanmamalıdır. Toprağın nemi toprağa dokunarak tahmin edilebilir. Eğer toprak, parmakla dokunulduğunda kuru hissediliyorsa toprak hafiflemiştir, kurumanın ileri durumunda toprak, saksının kenarlarından ayrılarak aşağı doğru çekilir. Bitkide bu durum görülmeye başlandığında sulama zamanının geldiği anlaşılmalıdır. Bitkiler saksının ya dibinden ya da üzerinden sulanabilir. Üstten sulama yapıldığında saksının drenaj deliğinden su çıkana kadar sulama yapılmalı, su tabağa çıkmalı ve su ortamdan atılmalıdır. Dipten sulama yöntemi ise tüm toprak kitlesinin nemlenmesini sağlar. İç veya dış mekânda yaz aylarında sulama bitkinin faaliyette olduğu sabah erken saatlerde veya akşam yapılmalıdır. Saksılı bitkilerin yetiştirilmesinde diğer bir konu da drenajdır. Drenaj; toprak altında bulunan suyun birikmemesi için yapılan önlemlerdir. Saksılı bitkilerde drenajı, saksıya bitkiyi dikmeden önce deliklerin olduğu yerlere çakıl veya köpük parçaları koyarak sağlanır. Drenaj, bitki kökünün çürümemesi için ne denli önemli ise; fazla drenaj da bitkinin kurumasına neden olacağı için o denli önemlidir. Su eksikliğinde toprak üstü organlarda tepe kuruması ve solması, zamansız yaprak dökümü, yaprak kenarlarının içe doğru kıvrılması gibi durumlarla karşılaşılır. Devamlı nemli ortamda bırakılan bitkilerin yaprakları sararır ve dökülür, çiçeklerin canlılığı kaybolur. Sağlıklı beyaz kökler kahverengiye döner ve toprak oksijeninin azalmasından dolayı kök çürümeleri ortaya çıkar.
Işık
Yapraklı bitkiler genel olarak üçe ayrılır: Düşük ışık şiddetine adaptasyonu iyi olanlar, orta ışık şiddetine adaptasyonu iyi olanlar, yüksek ışıklı ortam isteyen bitkiler. Düşük ışıklı bir ortamdan parlak ışıklı bir ortama ani değişiklik bitki için zararlı olabilir. Özellikle düşük ışıklı bir ortamda var olan ışığı emebilmek için yapraklar yavaş yavaş ışığa döner. Bu uyum bitkinin başka bir ortama alınmasıyla bozulur, ışık bir süre yeterli kullanılamaz. Daha ışıklı bir ortama hareket de bitkilerde yaprakların beyazlamasına ve yanmasına sebep olur. Bundan dolayı bitkinin ani şoka girmemesi için bulunduğu ortamda döndürülmesi gerekir. Fazla ışığa duyarlı olan bitkilerin direkt güneş ışığına bırakılmasıyla yapraklar açık yeşil renk alır. Aynı zamanda, sulama sırasında yaprakların üzerine gelen su damlacıkları güneş ışınlarının etkisiyle yapraklarda yanmalar meydana getirir.
Sıcaklık
İç mekân bitkileri, gün boyunca 18-22 derece, gece de 10-18 derecelik sıcaklığa ihtiyaç duyarlar. İç mekânda bitki yerleştirirken bitkilerin kışın radyatörden en az 1 m. uzaklıkta olması ve gün içerisinde de rüzgâr akımının olmadığı durağan bir ortamda bulunması gerekir. Sıcaklığın yüksek olduğu ortamlarda da yapraklara su püskürtülerek nem sağlanabilir. Düşük sıcaklıklara maruz kalan bitkilerde yapraklarda önce beyaz lekeler, sonra yanmalar, kahverengileşmeler görülür. Sıcak seven etli yapraklı bitkiler düşük sıcaklığa girdiğinde kök boğazı çürüklüğü görülür. Yüksek sıcaklıkta ise yapraklarda baygınlık, sararma ve pörsüme görülür.
Saksı Değişimi
Bitki kökleri saksı içinde çok fazla gelişip uzamış ve bir kök balyası oluşturmuş durumda ise bitkinin zayıf bir gelişme göstermeye başladığı, daha sık sulamaya ihtiyaç duyduğu görülür. Bu durum, saksı değişim zamanının geldiğini göstermektedir. Saksı değiştirmede genel kural, yeni saksının eskisine oranla bir boy daha büyük olmasıdır. Çok geniş saksıya dikim yapılırsa, bitkinin kökleri yeteri kadar hava alamaz. Sulama sırasında da az veya çok su verilmesi ile kökler bozulur veya gelişemez. Aynı zamanda bitki kökleri bulunduğu ortamı kaplamaya çalışacağı için bitkinin yaprak ve çiçek tomurcuğu geliştirmesi duracaktır. Saksı değişimi yaparken yeni saksıya geçirilen köklerin, ilave edilen toprak ile iyice kaynaşması için toprak ilavesinden sonra sıkıca bastırılmalı ve alttan su çıkana kadar can suyu verilmelidir. Yine çıkan fazla su ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Saksı değiştirirken kullanılan toprağın cinsi de önemlidir. İç mekânda genellikle sterile edilmiş, içinde hava miktarı fazla olan torf ile birlikte iç mekân toprağı karışımı kullanılmalıdır.
Bahçe ve çiçek bakımı; her gün, belirli zaman, mevsimlerde ve gerektikçe yapılan bakımlar olarak sınıflandırılabilir. Söz konusu bakım tedbirlerinin, mevsimlerin bölgeler itibarı ile farklı zamanlarda başladığını ve farklı seyrettiğinin unutulmaması gerekir. Bu nedenle bulunduğunuz yerin iklim özelliklerini mutlaka göz önünde bulundurunuz.
Kötü havalar boyunca, saksılardaki ve tahta sandıklardaki bitkiler sulanmaz; ama soğukların daha ılımlı olduğu Ege ve Akdeniz yörelerinde sıcaklık 10 derece civarında ve hava kuru olduğu zaman az miktarda sulama yapılabilir. Gül ağaççıklarının düzenli aralıklarla gözden geçirilmesi, güllerde erken bir tomurcuklanma görülürse hemen budamaya başvurulması gerekir. Tırmanıcı bitkilerin dolandıkları kafes biçiminde yapıları onarma işlemine, bu bitkilerin tomurcukları çıkmadan başlanmalıdır. Bahçedeki bu tür yapıların üstünde biriken kar temizlenir ve hem tırmanıcı bitkilerin, hem taşıyıcı çatıların durumu gözden geçirilir. Genellikle toprak yüzeyinde rüzgar, az sulama ve soğuk nedeniyle çok tehlikeli bir kabuk oluşur; sık sık kırılıp yok edilmezse, bitki köküne zarar vermesinin yanı sıra, çürümeye, hayvansal ve bitkisel asalakların yayılmalarına yol açar.
Çiçek vermeyi kesen ağaççıklar ve yeniden çiçek veren gül fidanları budanır. Ayın sonuna doğru çitlerin ilk budamaları yapılır. Yeniden düzenlenecek alanlar bellenir. Camlı bölmelerde yıllık otsu bitkiler (mevsimlikler) ekilir; floks, mavi sukeneviri, petunya, hint gülü, menekşe, zinya, aslanağzı, vb. gibi özel bir ekme bölümü yoksa bu işlem Mart-Nisan aylarında yapılmalıdır. Çim alanlarda kış gübrelemesi önceki aylarda yapılmadıysa bu ay yapılmalıdır. Şubat ayı, balkonu düzenlemeye başlamak, konuma elverişli bitkileri seçmek için en uygun aydır. Evde camlı bölmelerde ya da üstü kapalı sandıklarda bitki yetiştiriliyorsa, tehlikeli olabilecek oranda nem birikmesini önlemek ve bitkilerin solumalarını sağlamak için cam ve kapakları sık sık açılmalıdır. Bu işlem gündüzleri yapılmalı ve cam kapakların açık kalması bir saatten çok sürmemelidir. Güller ocak ayında budanmamışsa budama bu ay yapılmalıdır.
Kış aylarında bitkileri korumak için toprağa serilen saman, turba, bitki yaprağı ve benzeri ürünlerden oluşan örtüler son kez yenilenmelidir. Sonbaharda ya da kış boyunca tohum olarak ekilen bitkilerin yerlerine dikilmesine de Mart ayında başlanır. Tırmanıcı bitkilerin sarıldıkları yerlerdeki bağlar, bağlantı yerleri elden geçirilir. Ayın sonuna doğru sardunyaların ve diğer çok yıllık bitkilerin saksıları bol gübreli yeni çürük toprağı kullanılarak değiştirilir. Bitkiler don olayından zarar görmüşlerse yenilenirler. Mor Salkım bitkisi budanır. Mart ayında fazla nemini kaybetmeye başlayan toprağın tava gelmesi ile üzerinde her türlü derin işleme veya çapa işlemi yapılabilir. Bitkilerin yıllık gübre ihtiyacının ilk yarısı bu dönemden itibaren Nisan sonuna kadar verilmelidir. Hafif bir çapalama ve sulama ile toprağa karışması sağlanmalıdır.
Gül fideleri yerlerine dikilir. Çiçek açan ya da güzel yapraklı ağaççıkların dikimine başlanır. Bir havuzda yada akvaryumda su altında yaşayan bitkilerin (nilüfer, su sümbülü) yerleştirilmelerine geçilir. Yaz aylarında çiçek açan yıllık bitkiler (petunya, mine, ninya, karanfil, cam güzeli, godetya, vb.) tahta sandıklara ekilir. Çok yıllık otsu bitkiler (gündüz sefası, aslanağzı, anbrietia, dimorphoteca, ayçiçeği,vb.) dikilir. Glayörün, soğanlı begonyanın ve yıldız çiçeğinin soğanları toprağa gömülür. Çiçeklenmeleri yeni bitmiş tırmanıcı bitkilerin ve ağaççıkların budanmasına başlanır. Tohum ekilen yetiştirme sandıklarının ya da nazik bitki türlerinin bulunduğu saksıların üstleri, gölgelenmelerini sağlayacak bir üst örtü ile kaplanır. Gölgeleme örtüsü saydam muşambadan yapılır. Bu aydan başlayarak sıcaklık ve kuraklığa duyarlı türlerde, saksı toprağının üstleri bir tabaka turbayla kaplanır ve bu bitkilerin sulanması azaltılır.
İlkbaharda ekilen soğanların (sümbül, lale, nergis, safran) yıllık otsu bitkilerin ve çiçek veren çok yıllık bitkilerin (çuha çiçeği, papatya, menekşe, unutmabeni, cerastium) çiçek vermesi biter. Ağaççıkların (hor çiçeği, kiraz, rodedondron, açelya vb.) çiçek vermeleri de sona erer ve yaprakla kaplanırlar. Güller çiçek açmaya başlar. Balkona sardunya, ağaç minesi gibi bitkilerin yanına çiçek veren ya da yapraklı ağaççıklar ve tırmanıcı bitkiler de yerleştirilebilir. Balkon çok güneş alıyorsa perde, hasır ya da naylon örtülerin uygun biçimde yerleştirilmesiyle ışığı kıran bir düzen kurulmalıdır. Bitkinin yapısal özelliklerine, iklime, kullanılan saksı ve toprak cinsine uygun bir sulama rejimi saptanmalıdır. Bitkilerin aşırı güneşli saatlerde sulanmamaları, sulama suyunun soğuk olmaması çok önemlidir. Yeşeren soğanların bulunduğu yetiştirme sandıklarına yeni çiçeklerin ekilmesinde iki yola başvurulur: Soğanlar yetiştirme sandıklarında bırakılarak, ayrıca yeni tohumlar ekilir; soğanlar sandıktan alınıp bir kenarda bekletilir ve sandıklara yeni çiçekler ekilir.
Tırmanıcı bitkilerin dalları, tırmandıkları yapıya rafya ipiyle bağlanır. İlkbahar sonunda çiçek açan türlerin tohumları toplanmaya başlanır. (Tohumlar güneşli günlerde güneş altında toplanmalı ve kurumaları için gölgelik bir yerde gazete kağıdı üzerine serilmelidir.) Bitki çiçeklerinden elden geldiğince yararlanılmak isteniyorsa, çiçeklerin taçları solmaya başladığında sapları ortasından kesilir. Biçme denilen bu işlem hem otsu bitkilere, hem ağaçsılara, hem de yarıağaçsılara uygulanır ve başka goncalar oluşturacak çok sayıda yeni tomurcuğun açmasını sağlar. Ayrıca kokulu bitkilerde, tam çiçeklenme dönemine girmelerini geciktirmek için taç goncaları oluşturması çok önemlidir.
Bitkilere verilen su artırılmalı ve asalakların oluşmamasına özen gösterilmelidir. Yaprakların alt yüzlerinde pas renginde toz halinde bir örümcek ağı görülmesi, kırmızı örümcek bulunduğunu gösterir. Temmuz ayında yapılması gereken bir diğer önemli işlem de ayıklama işlemidir. (Kuru ve sararmış yaprakların, küçük ve zayıf dalların, solmaya yüz tutan taçların makasla kesilerek temizlenmesi) Güllerde, aşılı ağaççık ve süs çalılarında dipten çıkan yabani sürgünlerin kesilmesi gereklidir. Ayrıca geçen çiçeklerin temizlenmesine devam edilir. Bu iş güllerde geçen çiçekten sonraki ilk sağlıklı yaprağın üzerinden kesmek suretiyle yapılır. Yıldız çiçeklerindeki ikinci goncalar kesilip, yalnızca ilk açan ana goncalar bırakılır. (Böylece taçlar daha büyük olacaktır.) Temmuz ayı; ayrıca ağaççıkların daldırma dalı ya da dallandırma çubuğu yöntemi ile çoğaltılmalarına en uygun aydır. Leylak ve güllerde gözaşısı ile üretim zamanıdır. Yaz boyunca çiçek açan ağaççık ve çalı formlu bitkilere, yazlık çiçeklere, özellikle güllere besin takviyesi yapılmalıdır. Çiçeklenme dönemi sonunda gübreleme işlemine son verilmelidir.
Ağustos ayında yazlık çiçekler, balkon, teras ve saksılarda bulunan çiçekler dışında gübreleme işlemi son ermiştir. Ön hazırlığı yapılmış ağaç nakilleri bu ayın ikinci yarısından itibaren gerçekleştirilebilir. Çimler her gün sulanıp haftada bir kez kesilir. Nilüfer vb. bitkilerin bulundukları havuzlar eski yaprakların ve solan çiçeklerin çürüyüp suyu zehirlemelerini önlemek için düzenli bir biçimde temizlenir. Yeşil ağaççık ve çalı formlu bitkilerin ikinci budaması bu ayın yarısından itibaren başlanarak yapılır. Çit bitkilerinin de budaması yapılmalıdır. Bu bitkilerin her tarafının ışıktan yararlanabilmesi için yukarıdan aşağıya doğru genişleyen bir budama yapılmalıdır. Ağustos sonu ile Eylül sonu arası durgun gözaşısı zamanıdır. Bu ay içerisinde Eylül ayında çim ekilecek alanların toprak hazırlığı yapılır. Sulama, biçim, yabani ot ayıklama vb. işlemlere devam edilir. Asalakların bulunup bulunmadığı, toprak yüzeyinin kireç bağlayıp (kefekilenme) bağlamadığı sürekli izlenmelidir. Soğanlı bitkilerin, otsu bitkilerin ve ağaçların dipleri özenle temizlenmeli, diş aralıkları dar küçük bir el tırmığı kullanarak çürük toprağı kaplayan kireç tabakası sık sık alınmalıdır. Ayın 10 - 15 ine doğru yeni güllerin "dinlenmeye alınması"na, yani yaz budamasının yapılıp, aynı zamanda sulamanın bir süre için kesilmesine başlanır. Böylece, gül fidanlarının normal gelişmeleri durdurulur ve dinlenme boyunca bitkiler, sonraki çiçek verme dönemi için besin ve güç biriktirirler. Sonra, bitkinin hem yaprakları, hem toprağı bolca sulanır. Geceleri çiy olan bölgelerde, bitkiler gün battıktan sonra sulanmamalıdır.
Çok önemli işlemlerden biri de saksıların temizlenmesidir. Bitki çıkartılıp, toprak boşaltılır içine yeni toprak konulmadan önce saksı iyice yıkanır ve mikroptan arındırılır. Sonbahar yağmurları ile toprak işleme tavına gelir, ekim dikim yapılmasa bile toprağın kışı işlenmiş olarak geçirmesi yararlı olur. Sonbahar hatta ilkbaharda dikilecek fidanların yerlerinin hazırlanması faydalı olur. Sonbahar dikimlerinin erken yapılmasında fayda vardır. Kış öncesinde dikilen fidanlar köklerini çalıştıracak zaman bulurlarsa kış şartlarına daha mukavim olacaklardır. Bu arada topraksız fidanların Kasım ayında dikilmesi gerektiğini unutmamak gerekir. Özellikle boylu ve dallı fidanların dikim sonrasında rüzgardan etkilenmelerini önlemek için fidan gövdesine zarar vermeden gergi yapmak gereklidir. Kışlık çiçek fideleri ve baharda açan soğanlı çiçekler dikilebilir. Büyük ağaç nakilleri gerçekleştirilebilir. Baharda dikilen soğanlı çiçeklerin soğanları bu ayda, özellikle kuru havalarda sökülür. Kuru ve havadar yerlerde saklanır.
Bahçenin durumuna ve yapmak istediğiniz işlere göre belleme, çapa veya fidan çukuru açılması gibi her türlü toprak işlemesi için ekim ayı ideal aydır. Toprak işlenmeden önce organik gübre verilebilir. Kökleri kap içerisinde topraklı her türlü fidan dikimi yapılabilir. Kışlık çiçek fidelerinin, baharda açan lale, sümbül, nergis gibi soğanlı çiçeklerin dikimine devam edilir. Adonis, gündüz sefası, kahkaha çiçeği, kaz ayağı, kuş otu, floks ekilebilir. Sardunyalardan çelik alınarak üretimleri yapılabilir. Baharda dikilmiş soğan ve yumrulu bitkiler ilk donlardan önce sökülmelidir; (begonya, yıldız, kına, glayör vb.) Çok yıllık otsu bitkilerin ve ağaççıkların saksılarındaki toprağın yüzey bölümü yenilenip, yerine yeni, gübreli toprak konur. Küme halinde ya da tırmanıcı özellikte yeni ağaççıklar dikilir. En narin bitkilerin toprak yüzeyleri turba yada ambalajlarda yararlanılan saman kullanılarak kaplanmaya başlanır; daha az dayanıklı bitkiler balkonun en havadar ve güneş alan bölümünde toplanır.
Hava ve toprak koşulları uygun olduğu sürece her türlü toprak işleri yapılır. Kış öncesinde yabani otların ayıklanması ve bitki diplerinin kabartılması uygun olur. Ayrıca kök diplerin torf, yaprak çürüntüsü, kompost ve organik gübre ile örtülmesi kış şartlarına hazırlık açısından yararlı olur. Gerek kökleri kap içerisinde topraklı, gerekse çıplak köklü fidanların dikimi için bu ay idealdir. Dikimler toprak kar ve don yüzünden işlenmez hale gelinceye kadar sürdürülebilir.
Bu ay dikim ayı olmasının yanında aynı zamanda da budama ayıdır. Özellikle çiçeklerini baharda meydana getirdikleri sürgünler üzerinde veren ağaççık ve süs çalıları için önemlidir. Güllerde budama, dal ve sürgünlerin yarı yerinden kesilmesiyle yapılırken; diğer bitkilerde budama şekli, bitkinin cins ve ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Bu dönemde budanan dal ve sürgünlerin uçları kışın donabilir. O zaman bu ölü uçların baharda yeniden kesilmesi gerekir. Bunu önlemek için budanan kısımlara aşı macunu uygulanabilir.