TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı

Toprak Yoksa Yaşam Yok!

Planlama, ulusal ve kentsel ölçekte bir kararlar bütünüdür. Sektör düzeyinde ve ülke ölçeğinde alınan yatırım kararları ve belirlenen böl­gesel gelişme esasları ile kentsel ölçekte kent mekânını şekillendiren imar planları su, toprak varlıklarını ve biyolojik çeşitliliği etkiler. Dolayısıyla mekânsal planlamada ekosistem anlayışının benimsenmesi, planların tarım ve mera alanları­nın amaç dışı kullanımının önlenmesinde etkin hale getirilme­si, planların iklim değişikliğini önleme ve uyum konularında etkin hale getirilmesi, doğal ve kültürel kimliklerin korunma­sı; plan kademelenmesi boyunca sürdürülebilir arazi kullanım politikalarının hayata geçmesinin temel şartıdır.   Bu kabulden hareketle TEMA Vakfı mekânsal planlama kararlarını, üst ölçek yatırım kararlarını yakından izler ve hukuki mücadele yoluyla planlama süreçlerine müdahale eder. TEMA Vakfı bugüne kadar Türkiye genelinde 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarının ve Bütünleşik Kıyı Alanları Planlarının doğal varlıklar üzerinde tehdit oluşturabilecek bölümlerine yönelik hukuki süreçleri başlatmıştır. Plan davaları ile ilgili bilgi için tıklayınız

Toprak Koruma Kurulları

Topraklarımızın karşı karşıya olduğu en önemli tehdit, tarım alanlarının amaç dışı kullanımı, doğa koruma alanlarının tahribatı, erozyon, yanlış arazi yönetimi gibi konularıdır. TEMA Vakfı’nın gayretleriyle 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun yasalaşması ve 2017 itibariyle Büyük Ovaların ilan edilmesi ile toprak varlıklarının ve tarım alanlarının korunması için önemli bir aşama kaydedilmiştir. Yasa kapsamında kurulan Toprak Koruma Kurulları, toprak ve tarım alanlarının yerel ölçekte korunması için önemli bir araçtır. Birçok ilde TEMA Vakfı temsilcileri, kurullara katılarak tarım arazilerinin amaç dışı kullanımlardan korunması amacıyla çalışmalar yürütür.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)

Çevresel etki değerlendirme, en genel anlamıyla, gerçekleştirilmek istenen bir projenin çevre üzerindeki olası sonuçlarını inceleyen bir süreçtir. Çevrenin korunmasına yönelik diğer pek çok mekanizmayla karşılaştırıldığında; çevresel etki değerlendirmenin odağı, istenmeyen etkilerin öngörülmesi ve önlenmesidir. Dolayısıyla ÇED, çevre ve insan sağlığını tehdit edecek yatırımların karar aşamasında kullanılan önemli bir araçtır. Ancak, ekonomik büyümeyle birlikte artan üretim ihtiyaçları beraberinde enerji, maden, inşaat gibi sektörlerdeki yatırımları hızlandırmaktadır. Bu durum doğa korumayı giderek daha zorlayıcı bir süreç haline getirmektedir. TEMA Vakfı küresel ölçekte gelinen bu noktada, tüm etki değerlendirme mekanizmalarının bütüncül ve etkin bir şekilde çalıştırılması gerektiğine inanmaktadır. TEMA Vakfı hem ÇED ile ilgili mevzuat değişikliklerini hem de kömürlü termik santraller, altın madeni gibi çevre ve insan sağlığını tehdit eden faaliyetlerde ÇED süreçlerini takip ederek gerekli durumlarda hukuki süreçleri başlatmaktadır. ÇED mevzuatı ve uygulamaları ile ilgili davalarla ilgili bilgi için tıklayınız.

Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği için tıklayınız.

Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD)

ÇED süreçlerinden farklı olarak SÇD, plan ve programlara uygulanmakta ve çevre üzerinde önemli etkiler yapması beklenen plan/programların hazırlanması ve onayı sürecine çevresel unsurların entegre edilmesini amaçlamaktadır. Türkiye’de SÇD’nin uygulanması ile ilgili mevzuat 2017 yılında yürürlüğe giren Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönetmeliği’dir. TEMA Vakfı, Yönetmeliğin hazırlık sürecinde görüş ve önerilerini sunmuş, Yürürlüğe giren Yönetmeliğin enerji ve sanayi gibi sektörler için 2023 yılından sonra uygulanmasına yönelik geçici maddesinin iptali için dava açmıştır.

Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönetmeliği için tıklayınız.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nden ÇED kararları ve ÇED ve SÇD uygulamaları ile ilgili bilgi almak için tıklayınız.

 İlgili Dokümanlar:

 

,