Safranbolu 25-27 Mart tarihlerinde Türkiye'nin de kurucuları arasında bulunduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) tarafından düzenlenen İklim Değişikliği Konferansı’na ev sahipliği yapıyor. İklim Ağı, Kasım ayında da G-20 zirvesine ev sahipliği yapacak olan Türkiye’nin, bilimin ortaya koyduğu gerçekler çerçevesinde tasarlanmış, iddialı ve adil bir iklim anlaşması için gerekli liderliği yapmasını, bunun gereklerini ulusal iklim değişikliği politikasına yansıtmasını talep ediyor.
EİT üyesi ülkeler (Türkiye, Pakistan, İran, Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan) ile bazı Balkan ve Afrika ülkelerinin katılacağı Safranbolu İklim Değişikliği Konferansı’nın sonucunda, Aralık ayında Paris'te düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Konferansı (UNFCC COP 21) öncesinde katılımcı ülkeler tarafından ortak bir deklarasyonun hazırlanıp BMİDÇS Sekretaryası’na sunulması amaçlanıyor.
Hükümet ve hükümetlerarası kurumlardan üst düzey temsilciler ile bilim insanlarının davet edildiği Safranbolu İklim Değişikliği Konferansı’na, Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen iklim zirvelerindeki uygulamanın aksine, sivil toplum kuruluşları davet edilmedi.
Üç gün sürecek olan konferanstaki heyet ve katılımcılardan beklentilerimiz şöyle:
Türkiye, bu yılın Kasım ayında G-20 zirvesine ev sahipliği yapacak. Aralık ayında Paris’te düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı öncesinde dünyanın en büyük 20 ekonomisinin hükümet başkanlarının bir araya geleceği bu zirvedeki ana gündem maddelerinden birisi, yeni küresel iklim değişikliği anlaşması olacak. Ülkemizin, iklim değişikliğiyle mücadele, kırılganlıkların azaltılması ve iklim değişikliğine uyum sağlanması konularında gerek Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyeleri, gerekse G-20 üyesi ülkelere önderlik etme ve yol gösterme fırsatını kullanması gerekiyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin yeni anlaşma kapsamındaki Ulusal Katkıları’nı (INDC) belirlerken şeffaf ve katılımcı bir süreç izlemesi, ortaya koyulacak taahhütlerin 2°C hedefinin çizdiği sınırlar içerisinde kalması önem taşıyor. Bu, sera gazı emisyonlarında orta ve uzun vadelerde düşüş sağlanması için gerekli planların hazırlanıp uygulamaların hayata geçirilmesini, enerji, sanayi, ulaşım, tarım ve şehircilik başta olmak üzere sektörel hedef ve politikaların bu çerçevede yenilenmesini gerektiriyor.
İmzacı kurumlar: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Doğa Koruma Merkezi, EUROSOLAR Türkiye, Greenpeace Akdeniz, Kadıköy Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği (KADOS), TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, Yeryüzü Derneği, Yeşil Düşünce Derneği, Yeşilist, WWF-Türkiye.
Söz konusu kurumlar, aynı zamanda İklim Ağı’nın katılımcılarıdır.